Yaşanan yüksek kaygının ortaya çıkardığı sahte koronavirüs vakaları ülkemizde de görülmektedir. İngiltere, Kanada ve Mısır’da yapılan bilimsel bir çalışmada, son dönemlerde insanların %70’inin kaygı seviyesinin yüksek olduğu ve “sahte korona” vakalarının ortaya çıktığı belirtilmiştir. Çalışma, “Pseudo-Corona” yani yalancı koronavirüs adı verilen psikolojik kökenli bir hastalığın varlığını göstermektedir. Bu tabloda; yüksek kaygı düzeyi, kişileri belirtileri yaşadığına inandırmaktadır.
Covid-19’a yakalanmadığı halde yüksek kaygı nedeniyle psikolojik olarak kendini kötü hisseden, belirtileri yaşadığını zannederek hastanelere başvuran kişiler olabilmektedir. Kaygı bozukluğu yaşayan kişiler, yaşadıkları en ufak bir sıkıntı halinde salgına yakalandıklarını düşünerek panikle soluğu hastanede alabilmektedir. Beden semptomlarını yoğun olarak dinlemeye başlayan biri ateşi çıktığını, boğazının acıdığını düşünebilir. Bunları düşünmeye başladığında gerginlik yaşar, kalp ritmi değişir, solunum hızı farklılaşır. Sonuç olarak kişi kendisinde virüs olduğunu düşünür, hastaneye gidip ısrarla test yaptırmak isteyebilir.
Özellikle sosyal medyada Covid-19 hakkında paylaşılan videolar ve yazılan yazılar kişiler üzerinde yüksek düzeyde stres, korku, kaygı oluştururken; beraberinde uyku problemleri, yeme bozuklukları, obsesif (takıntılı) düşünceler ve bazı fobiler gelişmesine de neden olabilmektedir. Kaygının çıkış noktasına odaklanmak, kaygıyı daha da pekiştiren bir rol oynamaktadır.
“Markette yanımda biri hapşırmıştı/öksürmüştü. Acaba bana da bulaşmış olabilir mi?”, “Bu kargo paketinde virüs olabilir mi?” gibi hassasiyetler bu dönemde yaygınlaşmıştır. Bulaşma korkusu elbette gün içinde en çok yaşanılan endişelerden biridir. Bunun sonucunda kişinin kaygı düzeyi aldığı önlemleri şekillendirmektedir. Aşırı kaygı yaşayan kişiler gerekli olmayan ve işlevselliği bulunmayan önlemler alırlar. Örneğin; sirke içmek, ağzına burnuna fön makinesi tutmak gibi yanlış uygulamalar haberlerde son zamanlarda sıkça karşılaşılan olaylar haline gelmiştir. Bu örneklerdeki işlevsiz önlemleri alanlar genellikle çaresizlik, yoğun kaygı, korku yaşayan kişilerdir ve bu durumda kendileri için yapabilecekleri en iyi şey psikolojik destek almak olabilir.