1974 yılında Elizabeth Loftus ve John Palmer Reconstruction of automobile destruction (Otomobil yıkımının yeniden kurulumu) isimli ilginç bir deney yaparlar. Deneyin amacı, insanların bilgileri beyinlerinde nasıl tuttuğunu ölçmektir. Washington Üniversitesi’nden alınan rastgele öğrencilere bir araba çarpışması videosu seyrettirilir. Öğrenciler dokuzar kişilik beş gruba ayrılır ve beş gruba da “Arabaların …. sırasındaki hızı neydi?” sorusu sorulur. Bu beş gruba sorulan soruların arasındaki tek fark, noktalı yere farklı fiillerin yerleştirilmesidir. Bu fiiller “parçalanmak”, “çarpışmak”, “toslamak”, “vurmak” ve “dokunmak”tır. Deneyin sonucunda “parçalanmak” fiiliyle soru sorulan öğrencilerin verdiği ortalama değer, “dokunmak” fiiliyle soru sorulan öğrencilerin verdiği değerden 19 mil/saat fazla çıkar.
Araştırmacılar benzer bir deney daha yaparlar. 150 öğrenciye önce bir çarpışma videosu seyrettirirler. Sonra öğrencileri üç gruba ayırırlar ve ilk iki gruba sırasıyla “Arabaların parçalanma sırasındaki hızı neydi?” ve “Arabaların
çarpışma sırasındaki hızı neydi?” sorularını sorarlar. Üçüncü gruba ise soru sormazlar, onları kontrol grubu olarak bırakırlar.
Öğrencileri bir hafta sonra tekrar toplarlar ve videoyu tekrar seyrettirmeden bir teste tabi tutarlar. Testteki kritik soru “Cam kırığı gördünüz mü?”dür. Bu soru diğer soruların arasına, dikkat çekmeyecek şekilde yerleştirilir. Esasında videoda kırık bir cam görünmemektedir. Öğrenciler bu soruya tablodaki şekilde cevap verirler:
Cevap | 1. Grup | 2. Grup | 3. Grup |
Evet | 16 | 7 | 6 |
Hayır | 34 | 43 | 44 |
Birinci grubun yüzde 38’i, ikinci grubunsa yüzde 14’ü görünmeyen cam kırıklarının göründüğünü zanneder. Bu sonuç, değişik fiillerin algılamada ne kadar büyük bir farklılık oluşturduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Araştırmacılar şöyle özetlenebilecek bir sonuca ulaşırlar:
Beynimizde bilgiler iki şekilde yer tutar. Birincisi, videoyu seyrettiğimizde olduğu gibi, olay anında bilgileri kaydettiğimiz şekildir. İkincisi ise, soruların sorulması aşamasındaki gibi, olaydan sonra aynı bilgilerin yorumlanması için saklanan bilgilerdir. Kaydın üzerinden belli bir süre geçince bu iki ayrı kategorideki bilgi birbirine öylesine karışır ki, bunları birbirinden ayırmak çoğunlukla mümkün olmaz.